Daha önce birkaç yazımı okuduysanız sigorta sektörünü ne denli sert eleştirdiğimi biliyorsunuzdur. Gerçekten de biz sigortacıların başarısız olduğu birçok konu var. Ama zararları telafi etmek bu konulardan birisi değil.
Türk sigorta sektörünün 2021 yılında ülke ekonomisi için sağladığı teminat tutarı 230 trilyon TL. Bu rakamın büyüklüğünü daha iyi anlatmak için Türkiye GSYH’nın yaklaşık 32 katı olduğunu belirtelim. Aynı dönemde ödenen tazminat tutarı ise 63,6 milyar TL, bu da GSYH’nın yaklaşık %1’ine denk geliyor.
Sigorta sektörünün bir ülke için ne kadar önemli olduğunu ancak bu rakamları ekonomik sistemden çıkartarak anlayabiliriz. Bugün 230 trilyon TL’lik teminat açığı ülkemiz ekonomik aktivitesini nasıl etkilerdi? Ya da geçen yıl yaşanan 63,6 milyar TL’lik zarar sigorta şirketleri tarafından telafi edilmeseydi vatandaş, esnaf, KOBİ veya ticari şirketlerimiz bu zararları nasıl karşılardı?
2021 yılındaki bu sonuçların Türk sigorta sektörü açısından ayrı bir önemi daha var. Pandemi sınavından büyük oranda başarıyla çıkan sektör, sosyo-ekonomik aktivitenin de artmasıyla son yılların en yüksek teminat, prim, hasar dengesine ulaştı. Sayıları sadeleştirerek ifade edecek olursak, geçen yıl verilen her 10.000 TL’lik teminat için 5 TL prim yazıldı. Yazılan her 100 TL’lik primin karşılığında da 61 TL tazminat ödendi. Bu oranlar son birkaç yılla kıyaslandığında anlamlı derecede müşteri lehine.
Zaman zaman sigortacılığın yalnızca sayılardan ve istatistiklerden ibaret olduğunu yanılgısına düşüyoruz. Oysa sigorta sektörü, ülkedeki fabrikaların işlemesinden, insanların başını yastığa huzurla koymasına kadar birçok konuda hayati bir fonksiyon üstleniyor.
Sigortacılık, bundan 4 bin yıl önce deniz taşımacılığını güvenli hale getirerek uluslararası ticareti geliştirdiği gibi bugün de ekonomik hayatı öngörülebilir kılarak 21. yüzyılı inşaa etmemize yardım ediyor.
Bir Cevap Yazın