Bu yazıyı yazmak benim için şimdiden bir gelenek haline geldi. Yılın son günleri yaklaştığında, o yıl okuduğum kitaplara tekrar bir göz atmaktan, en beğendiklerimi sizler için sıralamaktan tatlı bir heyecan duyuyorum.
Yıllar ilerledikçe işim daha da zorlaşıyor, farkındayım ancak bu beni daha çok motive ediyor. Fazla uzatmadan bu yıl okuduğum kitaplar arasında en beğendim 21 tanesini sizlerle paylaşıyorum, keyifli okumalar…
Modern ekonomi biliminin kurucusu Adam Smith çoğu zaman “rasyonel insan” kavramı ile bağdaştırılır. Bu “rasyonel insan” her şartta kişisel çıkarlarını maksimize etmeye çalışan ve tercihlerini duygularıyla değil aklıyla yapan bir varlıktır. Oysa Smith, yanlış bilinenin aksine bir rasyonalist değil, insana dair ahlak, vicdan, erdem gibi kavramlarla da oldukça yakından ilginen bir felsefe profesörüydü.
Smith’in bu kitabında düşünce ve eylemlerimizin sosyal normlardan nasıl etkilendiğini bize gösteriyor. Kitaptaki fikirlerin kafamdaki Adam Smith portresini büyük ölçüde değiştirdiğini söylemeliyim. Ayrıca kitapta Smith’in öncüsü olduğu klasik iktisat akımı ile rekabet halinde gösterilen davranışsal ekonomiye dair çok şey buldum. Aslında bu durum rasyonel düşünce ile duygusal bakışın nasıl ahenk içinde işleyebileceğine de bir örnek. Uzun lafın kısası, Ahlaki Duygular Kuramı, rasyonel düşünce fikrine ve davranışsal eğilimlere dair ilginiz varsa okumanız gereken çok kıymetli bir eser.
Bilgiye erişmek hiç olmadığı kadar kolay, onu işlemek ve anlamlandırmak ise bir o kadar zor. İnanılmaz bir bilgi enflasyonuna maruz kalıyoruz. Pek çok zaman ihtiyaç duymadığımız bilgileri depolarken, bizi ileri taşıyacak olanları ise kaybediyoruz.
Aklında Kalsın, son bilimsel veriler ışığında belleğin bir bilgiyi nasıl kodladığını, birleştirdiğini ve ihtiyaç duyduğumuzda geri çağırdığına dair öğretiler sunuyor. Kitap, 11 bilim insanının on yıl süren çalışmalarının sonucu olarak doğru öğrenmenin nasıl sağlanabileceğini anlatırken, öğrenmeye dair hatalı inanışların da altını çiziyor. Yaşam boyu öğrenci kalacak herkesin okuması gereken bir kitap.
Kusursuz hayatların yaşandığı, eksik olana tahammülün olmadığı bir çağda yaşıyoruz. Büyük hayallerin olmalı ve her zaman zirveyi hedeflemelisin. Bir an için bunun ne mahsuru var diye düşünebilirsiniz.
Hepimizin hafta başında hedefler koyduğumuz ve hafta ortasında pes ettiğimiz zamanlar olmuştur. Peki bu erken vazgeçişlerle baş etmenin bir yolu var mı?
Bu kitap, basit adımlar atarak nasıl büyük hedeflere ulaşabileceğinizi anlatıyor. Kitap en temelde kişisel olarak uygulayabileceğiniz planlama, tenkit, taahhüt, ödüllendirme, sosyal baskı gibi motive edicileri kullanarak kişisel performansızı artırabileceğinizi savunuyor. Şahsen ben tavsiyeleri oldukça faydalı buldum, uygulamanızı öneririm.
Bir itirafla başlamam gerekirse, her ne kadar İlber Ortaylı’ya saygı duysam da kitabın ismini fazla iddalı bulmuştum. Böylesi iddalı kitapların içeriklerini genellikle beklentiyi karşılayamaz, kitabı bu önyargı ile okumaya başladım.
Hiç şüphesiz her hayat ayrı bir dünya ve hayatın nasıl yaşanacağına dair genel geçer kurallar koymak ya da uygulamak zor. Ancak Ortaylı gibi hem akademik olarak kendini kanıtlamış, hem de entellektüel derinliği olan birisinden yaşama dair tavsiyeler almanın ufuk açıcı olduğunu gördüm.
En çok etkilendiğim kısım Ortaylı’nın yaşamını yaş aralıklarına göre belirli evrelere ayırdığı ve hangi evrelerde hangi gelişim alanlarına odaklanmanın faydasını gördüğünü anlattığı bölümlerdi. 30’lu yaşların başında, öğrenmeye ve üretmeye çalışan birisi olarak hayatımın ritmini bir hayli sorguladım. Kitapta çok farklı bölümler var ve eminim herkes kendisi için en az bir öğüt bulacaktır. Hayatı anlamlandırmak gibi bir gayesi olan herkese okumasını tavsiye ederim.
Hiç şüphesiz 2021’de okuduğum en ilginç kitaplardan bir tanesi. Eğer benim gibi yemek pişirmekten keyif alıyorsanız ve genel kültür düzeyinde evrimsel biyolojiye ilginiz varsa bu kitap sizin de ilginizi çekecektir.
Kitapta et, süt, un, şeker gibi temel gıdaların ve tarih boyunca beslenme alışkanlarımızın evrimine ışık tutuluyor. Ayrıca tat ve koku algımızın değişimi, şeker ve yağ düşkünlüğümüzün nedenleri ve yemeklerimizi neden paylaştığımız konularını çeşitli perspektiflerden ele alınarak okuyucuya eğlenceli bir şekilde aktarıyor.
6. Düşüncenin Coğrafyası
Kendinizi batılı olarak mı yoksa doğulu olarak mı tanımlıyorsunuz? Eğer siz de benim gibi arada kalanlardansanız zaman zaman her iki gruba da girdiğinizi düşündüğünüz olmuştur. Sanıyorum bunun nedeni doğu kültüründe büyüyüp batılı gibi eğitim almaya çalışmamız.
Kültürün düşünce dünyasından ayrı görülmesi mümkün değil. Aristo’nun torunları ile Gazali’nin torunları arasında düşünme sistematiği açısından elbette bir farklılık olacaktır. İşte bu kitap, bahsettiğimiz bu farklılıkların kaynaklarını ve her iki kültür arasında ortak düşüncenin nasıl inşaa edilebileceğini tartışıyor. Şimdiye kadar okuduklarınız ilginizi çektiyse, bu kitabı da seveceksinizdir.
Ekonomi basit kurallar ile çalışan ancak bu kuralları anlamanın, özellikle de anlatmanın zor olduğu bir bilim dalı. Bu durumun müsebbibi çoğu zaman ekonomik tartışmaları karmaşıklaştırmaktan güçlü bir haz alan meslektaşlarım olsa da onlara da çok kızamıyorum, zira bir konuyu basit şekilde anlatabilmek için o konuya son derece hakim olmak gerekiyor.
Bu kitap tarih boyunca ekonomi alanında geliştirilmiş önemli teorileri, kronolojik sıralamayla, son derece yalın şekilde anlatıyor. Kitap, ekonomi tarihindeki paranın icadından, büyük buhrana kadar önemli dönüm noktalarına da ışık tutuyor. Ekonomi alanına ilginiz varsa ancak ekonomik teoriler size hala karmaşık geliyorsa, bu kitap tam da size göre.
Profesyonel bir tasarımcı olmayabilirsiniz ancak kötü tasarlanmış bir ürünü ilk bakışta fark edecek kadar bu işten anlıyorsunuz değil mi? Bu tabi ki bir tesadüf değil. İyi tasarlanmış bir ürünün taşıması gereken bazı özellikler var ve biz insanlar bu özellikleri sezgisel olarak anlayabiliyoruz.
Norman kitabında hangi tasarımların neden işe yaradığına veya yaramadığına dair günlük hayattan bir çok örnek gösteriyor. Kitabı okuduktan sonra her gün kullandığınız ürünlere farklı bir gözle bakmaya başlayacağınızı söyleyebilirim.
Pazarlama alanındaki genel geçer teoriler büyük oranda fiziki ürünlerin pazarlamasına odaklanmıştır. Oysa elle tutulamayan bir ürün satan hizmet sektörü, dünya ekonomik üretimindeki payını gittikçe artırıyor.
Bu kitap hizmet sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için faydalı ve pratik pazarlama tavsiyeleri sunuyor. Bunu yaparken günlük hayattan gerçek örnekler kullanması ise önerilerin gücünü artırıyor. Özellikle hizmet sektöründe çalışan herkese okumasını tavsiye edebileceğim bir kitap.
Ekonomiye ilgim var ancak okumaya nereden başlayacağımı bilmiyorum diyorsanız, bir göz atmanız gereken kitap bu.
Ekonomi teorilerine hakimim ancak kim hangi teorinin sahibi, kim kimi eleştirmiş aklımda kalmıyor, bir kitap olsa takıldığımda açıp baksam diyorsanız, aradığınız kitap bu.
Smith, Marx, Keynes, hepsi bir şey söylemiş fakat bunlar günlük hayatta ne işimize yarayacak hocam! diyorsanız bir zahmet açıp okumanız gereken kitap bu.
Ekonomi düşünürlerinin fikirleri, birbirleri ile bağlantıları ve günümüz ekonomisine etkileri üzerine kronolojik olarak, bağlamdan kopmadan, son derece akıcı şekilde yazılmış, çok önemli bir baş ucu kitabı.
2021 yılında okuduğum açık ara en etkileyici kitap! Psikiyatrist Viktor Frankl’ın Nazi kamplarında esir olarak geçirdiği süre boyunca yaşadığı deneyimleri ve hayata dair gözlemlerini nefesimi tutarak okudum.
Kitapta anlatılan deneyimler, insanın en kötü koşullar altında dahi hayatı anlamlandırma çabasından vazgeçmediğini ve ancak bu şekilde hayata tutunabildiğini düşündürdü bana. Kitabı okurken büyük bir hayata dair bilgeliğin bir imbikten süzülerek avucunuza aktığını hissediyorsunuz. Bu listeden tek bir kitap önermem gerekirse o kitap bu olurdu.
Günümüz ekonomik sistemlerinin bir türlü aşamadığı yoksulluk, eşitsizlik, istikrarsızlık gibi bir çok kronik problem var. Yanis Varoufakis bu kitapta, ekonomimizin tarih boyunca süregelen sorunlarını kökenlerine inerek sorguluyor.
Kitabın en etkileyici yanı ise yazarın tüm bunları üniversite öğrencisi olan kızı ile sohbet edermiş gibi anlatması. Kitapta aslında bir babanın kızına mektuplarından oluşuyor. Kitapta tüm ekonomik teoriler son derece yalın bir dille ve muazzam bir hikaye anlatımı tekniği ile sunuluyor, bir kitap okuyormuş gibi değil de üniversite hocanızla sohbet ediyormuş gibi hissediyorsunuz. Tek solukta okunabilen kitaplardan.
13. Kültürün Şifresi
İyi bir ekip çalışmasının ne derece önemli olduğunu biliyoruz ancak iyi bir ekibin nasıl kurulabileceğine dair çok az fikrimiz var. İşyerlerinde genellikle belirli bir kurallar bütünü üzerinden verilen, hesaplı kitaplı koçluk/liderlik eğitimlerinin ise önemli bir başarı sağladığını henüz görmedim.
Kültürün Şifresi, dünyadaki başarılı ekiplerin çalışma mekanizmasını analiz ederen, güçlü bir kültürü inşaa etmenin temel gereksinimlerini ortaya koyuyor. Üyelerin birbirine güven duyduğu, katılımın yüksek ve üyelerin birbirine destek olduğu bir ortam, başarının anahtarı olarak anlatılıyor. Ekip çalışmasıyla ilgili bilindik ezberlerden uzak, oldukça ufuk açıcı bir kitap.
14. Mindware: Etkili Düşünme Araçları
Günlük yaşamımızda, bir gün içinde yüzlerce karar veriyor ve dahası bunların önemli bir kısmında hata yapıyoruz. Bu durum bizlerin irrasyonel düşünme olan eğilimimizden kaynaklanıyor.
Richard Nisbett bu kitapta daha mantıklı kararlar verebilmemiz için bir düşünce sistematiği öneriyor. İstatistiki yanılgılar, batık maliyetler, nedensellik gibi sıkça hata yapılan konularda aslında rasyonel düşünme mantığının ne olduğunu anlatıyor. Davranış bilimlerine ilgisini olan herkesin keyif alacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Milletlerin Zenginliği tarihin en ünlü ancak en az okunan kitaplarından bir tanesi. Kapitalizmin “peygamberi” olarak gösterilen Smith’in bu kitabındaki düşünceleri liberal ekonominin ve sermayenin serbest dolaşımının en güçlü destekleyicisi niteliğinde.
Ancak kitabı dikkatli şekilde okuduğunuzda Smith’in herhangi bir düşüncenin yandaşı olmadığını fark ediyorsunuz. Smith’in temel itirazı dönemin şartlarında ayrıcalıklı bir tacir sınıfının (merkantalistler) kayırılmasıydı. Bu pencereden baktığınızda, Smith’in bugünün çok uluslu şirketlerinin domine ettiği “serbest” piyasa anlayışını savunacağını düşünmek güç. Sözü daha fazla uzatmadan, Adam Smith’le ilgili temel ezberlerden uzaklaşmak için sizi bu önemli eseri okumaya davet ediyorum.
Paranın hiç olmadığı kadar güçlü olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bir kaç on yıl önce parayla satın alınması teklif dahi edilemeyecek değerler, bugün rahatlıkla ticarete konu olabiliyor. Mesela organ bağışı, çevreyi kirletme hakkı veya bir ülkenin vatandaşlığı… Bu kitapta yazarın bazı şeyler satılık olmamalı şeklinde güçlü bir itirazı var.
Eğer katı bir serbest piyasa savunucusu iseniz yazarla aynı fikirde olmayabilirsiniz. Ancak kitabın kimi bölümlerindeki ticari ilişkilerin her düşünceden insanı rahatsız edeceğine eminim. Paranın hayatınızdaki yerini yeniden düşünmenizi sağlayacak muazzam bir kitap.
Robotların dünyayı ele geçireceği paranoyası bana ucuz bilim kurgu filimlerini hatırlatır. Bilimsel bir temeli olmayan hatta çoğu zaman üzerinde dikkatlice düşünülmemiş bu savın bir film senaryosu olmaktan öte gideceğini düşünmüyorum. Ancak robotların yani otomasyonun gelişimi ile hayatımızın eskisi gibi olmayacağı bir gerçek. Belki de en büyük değişim iş gücü piyasasında yaşanacak.
Robotların Yükselişi kitabı, otomasyonun iş gücü piyasasında yakın gelecekte yaratması muhtemel etkileri ve bu etkilerin dünya ekonomi politiğine etkilerini, hamasi konuşmalar yapmadan, tarafsız bir şekilde açıklıyor. Spesifik olarak bu alanda okuduğum en dertli toplu kitap, kesinlikle tavsiye ederim.
Eski bir FBI rehine arabulucusunun yazdığı, müzakere için zorlu koşullarda dahi etkili olan yaklaşımları içeren bir kitap. Kitap yazarın FBI’da çalışırken yaşadığı müzakere deneyimlerinden ve bu deneyimlerden çıkardığı derslerden oluşuyor.
Hiç şüphesiz hayatımızda kurgumuz ilişkilerin çoğu bir müzakere ya da arabulucuk eylemi değil. Ancak kitapta bir iletişim faaliyetinde karşımızdaki kişi ile empati kurmanın önemi ve bunu nasıl daha etkili şekilde yapabileceğimiz anlatılıyor. Bu anlamda kitaptaki öğretiler günlük hayattaki her türden ilişkiye uygulanabilir. Bir Hollywood filmi izler gibi takip edebileceğiniz, bir solukta okuyacağınız, eğlenceli ve öğretici bir kitap.
Düzenli olarak krize giren, çoğu zaman öngörülemez bir ekonomimiz var. Ülke olarak belki bir adım öndeyiz, ancak dünya ekonomisinin de çok farklı olduğunu söyleyemeyiz.
Kate Raworth kitabında, bugün dünyada alternatifsiz bir politika olarak görülen sürekli büyüme stratejisinin ekonomilere zarar verdiğini ve ekonomileri esas misyonunu yerine getirmekten uzaklaştırdığını anlatıyor. Sosyal adaleti sağlamadan, eşitsizliği gidermeden, küresel ısınmayı önlemeden ekonomik olarak sürekli büyüyen dünyanın sonunda bir felaketle karşılaşacağı muhakkak. Raworth, hepimizin zaman zaman dile getirdiği bu itirazı, alternatif bir ekonomi yönetimi düşüncesi ile paylaşıyor. Ekonomi politiği alanına ilginiz varsa kesinlikle okumalısınız.
20. Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır 2
Ahmet Şerif İzgören, üniversite yıllarından beri takip ettiğim ve birkaçı hariç tüm kitaplarını okuduğum, bana kalırsa Türkiye’nin en kıymetli düşünce insanlarından bir tanesi. İzgören’in kitaplarında beni en çok etkileyen bu toprakların insanlarına, yine kendi bu topraklardan hikayelerle seslenmesi.
Bu listede çok kıymetli yazarlar var, hepsi çok iyi birer hikaye anlatıcısı ancak hiçbirinin hikayesi İzgören kadar içimize işlemiyor. Kitapta iletişim, başarı ve hayat üzerinde çok keyifli hikayeler anlatılıyor, her biri zihinlerde bir ampül yakan, durup bir dakika düşünmenizi gerektirecek cinsten. İzgören’in bu ve diğer tüm kitaplarını okumanızı şiddetle öneririm.
21. Var Mısın?
Doğan Cüceloğlu’nun kitapları ile ne yazık ki çok geç bir tarihte, 2021 yılında, kendisini kaybetmeden bir kaç ay önce tanıştım. İlk okuduğumda beni en çok etkileyenin düşünce dünyasında batının akılcılığı ile doğunun duygusallığını muazzam şekilde harmanlamış oluşuydu.
Var Mısın, Doğan Cüceloğlu’nun otobiyografi tadında hayat muhasebesinden oluşuyor aslında. Böylece hem yazarı daha iyi tanımış oluyoruz, hem de kazanımlarından ve özeleştirilerinden ders çıkartıyoruz.
Cüceloğlu’nun kendisine karşı bu denli dürüst olabilmesi beni düşündürdü. Büyük başarılar kazanan bir insanın dönüp kendilerini eleştirdiği noktaları görünce, hayatı anlamlandırdığımız referans noktalarına dair yeniden düşünmemiz gereken çok nokta olduğunu anlıyoruz.
Bu yıl önerdiğim kitaplar ilginizi çektiyse, geçmiş yıllarda önerdiğim kitaplara da bir göz atmak isteyebilirsiniz.
Bir Cevap Yazın